MEDYA
Bir haber kaç TAKLA atar
Ulusal medyamızın internet portallarına gelinceye kadar bu cinayet çeşitli evrelerden geçti. Yerel internet portallarında birbirinden farklı bilgi ve hikayelerle yayınlanan bu cinayet pek çok internet sitesinde farklı boyutlarda yayınlandı.
Gazetecilerin jargonunda “Takla attırmak” diye bir deyim vardır. Eğer haber senin değilse seninmiş gibi yapmanın ucuz yoludur. Kimi stajiyerler cümlelerin yüklemlerini değiştirerek habere TAKLA ATTIRDIĞINI sanır. Kimileri de oturup sil baştan bir hikaye yazar. Doğal olarak da tek kaynakla yetinmeyen okur, şaşkına döner. “Bu hikayenin hangisi doğru..?” sorusu sorulmaya başlandığı anda da gazeteciliğin namusu yerle yeksan olur…
Bu cinayet haberi de aynı akibeti yaşadı maalesef. Maktülün ve failin yaşları her haberde farklı yazıldı. Kimisinde Karısını öldüren Mehmet Kuru'nun son derece normal bir ölümmüş gibi davranıp, belediye doktorlarından defin ruhsatı almasını, hiç kimsenin kendisinden şüphelenmemesine rağmen aynı gün akşam vicdan azabına rayanamayıp polise teslim olmasının hikayesi yer aldı.
Kimi portallarda ise yaşlı kocanın cenaze törenine katılmaması üzerine polisin ve çocuklarının kendisinden şüphelendiği izlenimi veren ifadelerle haberleştirildi.
“Ateş düştüğü yeri yakar” derler ya… Bizim medya da düştüğü yeri yakıyor. Muhtemeldir ki bu haberlerin hepsini okuyan acılı aile bile hangi hikayeye inanacağını şaşıracaktır.
O haber portallarındaki editörlere sormak lazım: Bir haber kaç takla atar abiler…!?
