Connect with us

Güncel

Arınç bombaları…

Published

on

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, cemaate yakın olduğu belirtilen Turgut Özal Üniversitesi’nde katılacağı “Anayasa Çalıştayı”, rektörlük tarafından iptal edildi. İptale Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden gelen “provokatif olaylar çıkabileceği” yönündeki uyarı gerekçe gösterildi. Arınç, dün Twitter’dan konuyla ilgili bir açıklama daha yaptı. 
Arınç, sadece Turgut Özal Üniversitesi değil, Karabük, İstanbul, Necmettin Erbakan üniversitelerinde de konferans vermesinin engellendiğini açıkladı. Arınç, iptal edilen bu konferansların kararlarının, farklı görüş ve gruplardan öğrencilerle ortak uzlaşmayla alındığını ifade ederek, peş peşe gelen engellemeleri “utanç kervanı” olarak niteledi.
Konferansların iptaline “provokatif olaylar çıkabileceğini gerekçe göstermenin” o üniversitelerin öğrencilerine saygısızlık olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
“Siyasi ve idari makamlardan gelen ya da gelebilecek olan bu tür susturma çabaları ‘gerçekleri duymak istememek ve duyulmasını engellemek’ kaygısı ile açıklanabilir. Fakat bu engelleme tutumu, en geniş özgürlük alanları olması gereken üniversitelerden ve üstüne üstlük ‘öğrencilere rağmen’ gelirse bunu ‘güvenlik’ ya da diğer uydurma gerekçelerle açıklamak o öğrencilerin zekalarıyla alay etmek ve onları yok saymaktır.”

SADECE TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ DEĞİLMİŞ
Arınç açıklamasında “Siyasi veya idari makamlardan ya da gelebilecek olan bu tür susturma çabaları “Gerçekleri duymayı istememek ve duyulmasını engellemek” kaygısı ile açıklanabilir dedi. 
Kurucusu olduğu AKP hareketini kastederek güç zehirlenmesi hatırlatması yapan Arınç “Daha düne kadar başörtüsü yasağı gibi nice yasaklara birlikte karşı çıktığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz insanlar, artık bugün saf değiştiriyor güç sarhoşluğuyla yasakçılık oynuyor ve omuz atıyorlarsa, o halde özgürlüklere müdahaleyi, özgürlük için mücadele sebebi sayar ve bunun icabını yaparız” ifadelerini kullandı. 

NEREDEN TALİMAT ALDINIZ
Yapılanın üniversitelerin asli unsuru olan öğrencilerin iradelerini hiçe saymak olduğunu, bunun üniversitelere “yasakçı üniversite” yaftasının yapıştırılmasına neden olacağını belirten Arınç, şu sorulara yanıt istedi:
“Tüm öğrenci gruplarının mutabakatı ve ortak davetleriyle organize edilen konferansların akli, mantıki gerekçelerle iptal edilmesi mümkün olmadığına göre, ‘milli irade’nin en dinamik temsilcileri olan öğrencilerin taleplerine rağmen bu engellemelerin ‘gerçek’ sebebi nedir? Rektörlüklere baskı uygulanmış mıdır? İlgili üniversite yönetimlerinin, kendi öğrencilerinin iradelerini yok saymaları ve öğrencilere baskı uygulamaları rektörlüklerin kendi inisiyatifleri midir, yoksa başka mercilerden talimat mı almışlardır? Talimat aldılarsa o talimat nereden gelmiştir?”

BU YOL BASKI REJİMLERİNİN YOLUDUR
Sorularına “başka mercilere sorulmadan” yanıt verilmesini isteyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anlaşılan şu ki; maharet, üniversite açmak değil; üniversitelerde özgürlüğün ve bilim üretmenin yolunu açmaktır. Maharet, yönetici olmak değil; yönetebilmektir. Hoşa gitmeyen gerçekleri duymama ve duyuramama adına izlenen bu antidemokratik yol, baskı rejimlerinin yoludur ve tarih kitapları bu yolun yolcularının hazin sonlarıyla doludur. 

ASIL PROVOKASYON SUSTURMAK
“Bilinmelidir ki; ‘provokatif olaylar’ üniversitelerde konferans verildiğinde değil; bilakis kürsüler, kalemler, meşru ve farklı sesler susturulduğunda ortaya çıkar. 40 yılı aşkın siyasi hayatımda inandığım doğruları özgürce söylediğim hiçbir dönemde ‘provokatif olaylar’ çıkmadı. Fakat ne zaman ki; sesimiz kısılmaya, varlığımız yoklukla imtihan edilmeye başlandı, işte o zaman attığımız her adım ‘olay’ oldu.

BASKICILAR BİZİM MAHALLENİN ÇOCUKLARIYSA
“Daha önce bu baskıcılar, ses kısıcılar, başbakan asıcılardı. O zihniyetti. Kendilerine müthiş bir güç vehmediyorlar ve ‘Beni eleştirirsen yok olursun’ diyorlardı. Yok olmadık. Gençliğimizi, ömrümüzü verdik, yıkılmadık.
“Şimdilerde bu baskıcılar, ses kesiciler, sus deyiciler bizim mahallenin çocukları ise onlara kızıp mahalle değiştirecek değiliz. Kaldı ki o çocukların sesleri de artık karşı mahalleden geliyor.
BAŞKALDIRI İŞARETİNİ VERDİ
“Ülkemizin ‘sus’lar ülkesi olmasına 40 yıl önce nasıl karşı çıktıysak aynı şekilde bugün de karşı çıkarız. Zira 40 yıl önceki iyi niyet ve gayretten zerre kadar sapmış değiliz. Aynı niyette, aynı safta, aynı safiyette ve aynı azimdeyiz. 
“Daha düne kadar başörtüsü yasağı gibi nice yasaklara karşı birlikte karşı çıktığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz insanlar, artık bugün saf değiştiriyor, güç sarhoşluğuyla yasakçılık oynuyor ve omuz  atıyorsa o halde özgürlüklere müdahaleyi, özgürlük için mücadele sebebi sayar ve bunun icabını yaparız.

ARADAN BİRİNİ ÇEKERSEM SEYREYLE GÜMBÜRTÜYÜ
“Her devir için kendini mutlak güç makamında görüp aldananlara, asırlar öncesinden Yunus Emre şöyle seslenmiş, ne kadar da doğru demiş:
Yerden göğe küp dizseler
Birbirine bent etseler
Aradan birini çekseler
Seyreyle sen gümbürtüyü.

“Şimdi seyreyleyelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.”
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir