Connect with us

Güncel

TBMM’den HDP’siz bildiri

Published

on

TBMM Dışişleri Komisyonu tasarıyı kınayan bir bildiri yayınladı. Ancak bildiride HDP'li üyelerin imzası yer almadı. MHP, Almanya Federal Meclisi üyelerine mektup yazarak, CHP de açıklama yaparak tasarının kabulünün iki ülke ilişkilerine büyük zarar vereceğini bildirdi.
Türkiye-Almanya ilişkilerinde gözler Almanya Federal Meclisi'nde 2 Haziran Çarşamba günü gerçekleşmesi beklenen 'Ermeni Soykırımı' tasarısının oylamasına çevrildi.

HDP'SİZ BİLDİRİDE TASARI KINANDI
TBMM Dışişleri Komisyonu'nun AK Parti, CHP ve MHP'li üyeleri ortak bir bildiri yayınlayarak tasarıyı kınadı. HDP'li üyelerin imza vermediği bildiride, “Almanya Federal Meclisi'nin, asılsız Ermeni ‘soykırım' iddialarını destekleyen bir karar tasarısını, 2 Haziran 2016'da oylayacağını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. 1915 olayları hakkında tarihi gerçekleri tahrif eden ve hukukla bağdaşmayan tasarıyı şiddetle kınıyor ve reddediyoruz” dendi.

“SOYKIRIM OLARAK TAKDİMİ ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Bildiride, 101 yıl önce Birinci Dünya Savaşı'nın çok özel koşullarında yaşanan ve Türkler ile Ermenilerin karşılıklı olarak büyük açılar çekmesine neden olan olayların, taraflı, çarpıtılmış ve çeşitli sübjektif siyasi saiklerle ela alınarak bir 'soykırım' olarak takdiminin asla kabul edilemez olduğu ifade edildi. Bildiride, “Mezkûr olayların günümüzde nasıl siyasileştirildiğinin ve istismar edildiğinin en kötü örneklerinden biri olan bu tasarının, Almanya'nın 'özel tarihi sorumluluğunu' üstlenmesi ve 'geçmişin uçurumlarını aşarak barışma ve anlaşma yolları aramak konusunda Türkler ve Ermenileri destekleme' gibi gülünç gerekçelerle izah edilmesine ise kimse itibar etmemektedir” görüşüne yer verildi.

“ALMANYA HALKININ NAZARINDA ER VEYA GEÇ SORGULANACAKTIR”
Bildiride soykırımın siyasi amaçlarla istismar edilebilecek bir kavram olmadığı, uluslararası hukukta tanımının açık ve kesin olarak yapılmış bir suç olduğu vurgulandı. 1915 olaylarının 'soykırım' olduğuna dair yetkili bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, bu konuda herhangi bir uzlaşmanın varlığından bahsetmenin de mümkün olmadığı ifade edilen bildiride, bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 15 Ekim 2015 tarihli Perinçek/İsviçre Davası kararıyla da teyit edildiği ifade edildi. Bildiride, “Uluslararası hukuk ve Avrupa hukuk içtihadı hilafına, Federal Meclis'in 1915 olaylarına ilişkin tartışılmaz bir resmi görüş üreterek bunu dayatmaya çalışmasının, temsil ettiği Alman halkının nazarında da er veya geç sorgulanacağına inanıyoruz” dendi.
“DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HİÇE SAYMAKTIR”
Bildiride karar tasarısı ile düşünce ve ifade özgürlüğünün de hiçe sayıldığı söylenerek şöyle dendi:
“Federal Meclis'in, temsil ettiği insanlar arasında bulunan yüzbinlerce Türk asıllı Alman vatandaşının düşüncelerini ve hafızasını yok sayarak benimsediği bu tahrif edilmiş anlatıyı eğitim sistemi aracılığıyla genç nesillere dayatma çağrısı da, düşünce ve ifade özgürlüğünü hiçe saymaktır. Tasarıdaki 'Türk kökenli vatandaşların uyumuna katkı teşkil edeceği' gerekçesi ile Almanya'daki 3 milyonluk Türk toplumunun öz benliğinin bu şekilde yaralanmaya çalışılması izah edilemez. Bilakis bu haksız ve hukuksuz girişim, Türklerle Almanları ayrıştırıcı bir etki yaratacaktır.

“ALMAN FEDERAL MECLİSİ SAMİMİYSE…”
Asırlarca barış içinde yaşamış iki millet ve şimdi birbirlerine komşu iki devletin dostluk ve işbirliği içinde ortak bir geleceği paylaşması, tarihe adil hafıza perspektifinden bakılmasıyla mümkündür. TBMM 2005 yılında oybirliğiyle kabul ettiği deklarasyonla bu yaklaşımı benimsemiş ve tarihte yaşananların özgürce araştırılması ve bir uzlaşıya varılabilmesi için herkese açık ve bilimsel temelde çalışacak bir Ortak Tarih Komisyonu marifetiyle bu insani acıların tüm yönlerinin aydınlatılmasını desteklemiştir. Alman Federal Meclisi Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine hizmet etmek konusunda samimiyse, bu girişime destek vermesi gerekirken, mezkûr karar tasarısı, gelecek nesillere önyargı, düşmanlık ve intikam duygularını miras bırakmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir. Federal Meclis'in 'tarihi sorumluluğunu', tarihi tahrif ederek, ayrımları derinleştirerek değil, tarihi gerçeklerin aydınlığa kavuşturulmasını destekleyerek üstlenmesi beklenir.
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir