Zarif KARA PARA için geliyor

Hükümet, Halk Bankası’nın altın ticaretiyle İran’a gönderilen paraları akladığı suçlamalarıyla boğuşurken İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, Ankara’ya geliyor.

TEHLİKEYİ TAHRAN ANKARA'DAN ÖNCE KAVRADI

Haftasonu günübirlik Ankara'ya gelecek olan Zarif, yıllardır ambargo uygulanan ülkesinin diplomatik alanda henüz rahat bir nefes alma ortamına doğru yelken açtığı şu günlerde İstanbul'da patlak veren Halk Bank skandalı nedeni ile yine uluslararası bir cenderenin içine sürüklenmek üzere.

Çünkü, nükleer programı nedeni ile yıllardır dünyanın ambargo uyguladığı İran Türkiye'deki soruşturmanın sonucuna göre ambargoyu delmek ve uluslararası boyutta kara para aklama suçlaması ile yüzyüze kalabilecek. Doğal olarak işbirliği yapabileceği Türkiye de yanında olmayacak.

İstanbul'daki yolsuzluk soruşturmasının sonucuna göre Türkiye de çok ciddi uluslararası bir ekonomik  müeyyide ile yüzyüze kalabilecek. Çünkü, sabıkalı bir ekonomi ile yabancı yatırımcılara evsahipliği yapamayacak olan Türkiye, “IMF'e borcum yok” böbürlenmesine karşılık 2014'te ödeyeceği 164 milyar dolarlık dış borcu çevirmekte hayli zorlanacak.

Türkiye'de yolsuzluğun uucu çok derinde olduğu için soruşturmaya dokunan tüm devlet memurları ya görevden alınıyor ya bulunduğu coğrafyadan sürgüne gönderiliyor.

Uluslararası uzmanlar, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi halinde sonucun sadece hükümet devirmekle sınırlı kalmayacağı şeklinde yorumlarda bulunuyor.

İran işte bu yüzden işi ciddiye alıyor ve Dışişleri Bakanı'nı Ankara'ya gönderiyor.
 
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in bir günlük Türkiye ziyareti ikili ilişkileri geliştirme çabalarının bir parçası. Ancak ziyaret Ankara açısından sorunlu bir döneme denk geldi. Halk Bankası, İran’la ticaretle bağlantılı bir rüşvet soruşturmasının merkezine oturdu.
 
Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan evinde ayakkabı kutularında bulunan nakit paralar nedeniyle tutuklandı. Savcılar paraların İran’ın uluslararası yaptırımları delebilmesi için yürütülen büyük bir yolsuzluğun parçası olduğunu düşünüyor.
 
Uzmanlar, soruşturmanın Türk mali sistemi üzerinde kuşku yarattığını söylüyor. Uzmana göre, Halk Bankası’na yöneltilen suçlamalar, Türk bankacılık sisteminin para aklama ve terör finansmanına karşı gerekli önlemlere sahip olmadığı izlenimi oluşturdu.

Nükleer programında ısrar eden İran’a uluslararası yaptırımlar büyük zarar verirken Türkiye ve İran arasındaki ticarette önemli oranda artış görüldü.
 
Bu ticaretin büyük bir kısmını Türkiye’nin enerji ithalatı oluşturuyor. Türkiye İran’ın en önemli doğalgaz müşterisi. Ancak uluslararası yaptırımlar bu ticareti giderek daha zor hale getirdi.

İRAN HALK BANK ÜZERİNDEN TL'Yİ ALTINA ÇEVİRİYORDU

Halk Bankası, Tahran’ın Ankara’dan doğalgaz ve petrol karşılığı aldığı Türk parasını altına çevirdiği iddialarının merkezinde yer alıyor. Batı’nın yaptırımları İran’a Euro ve Dolar kullanarak ödeme yapılmasını engelliyor. İddialara göre Türkiye, İran'dan aldığı doğalgaz ve petrolün bedelini Türk lirası olarak İran Merkez Bankası'nın Halkbank'taki mevduat hesabına yatırıyor ve İranlı aracılar da bu hesaptaki parayla Türkiye’den altın alarak bunu ya doğrudan ya da Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir ülke üzerinden İran'a götürüyordu.
 
Ancak diplomatik yansımalar sınırlı olsa da, sürecin Türkiye üzerindeki mali etkileri büyük olabilir. Uzmanlar yaptırımları delen herhangi bir kurumun önemli cezalara tabi olduğunu hatırlatıyor.
 
Türkiye’nin gelecek 12 ay içerisinde 164 milyar dolarlık borcu çevirmesi gerekiyor.
 
Halk Bankası’na yöneltilen suçlamaları reddeden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bunun banka ve Türkiye’ye karşı yapılan bir komplonun parçası olduğunu savunuyor. Babacan, Halk Bankası’nın İran’la ilişkilerinin son derece doğal olduğu ve bankanın rakiplerinde kıskançlık yarattığı düşüncesinde.

Birdenbire ortaya çıkan bu durum, Türkiye’nin yatırım yapılacak bir ülke olup olmadığı konusunda kuşkular yaratıyor.
 
Hükümet soruşturma başladığından bu yana yüzlerce savcı ve emniyet çalışanını görevden aldı. Ancak soruşturma devam ediyor ve uzmanlar ortaya çıkacak bilgilerin uluslararası bankalar ve yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini daha da zedeleyebileceğini belirtiyor.