Editörden
Bir siyaset psikolojisi pratiği
Bu yazıda size “Siyaset Psikolojisi” biliminin kavram ve kuramlarından bahsetmeyeceğim.
Sadece bu bilim dalının temel amacı olan insanlardaki politik yönelimlere ilişkin iki anımı paylaşıp, içinde bulunduğumuz ortamın tablosunu çizmeye çalışacağım…
Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde yöneticisi olduğum medya grubunda stajiyer olarak çalışan bir delikanlı, boş bir anımda yanıma gelip doğrudan söze girdi.
– “Müdürüm, yeni bir parti kurulacakmış. Fetullah Gülen Cemaati de bu partiyi destekleyecekmiş. İlk seçimde iktidara geleceklerini söylüyorlar. Cemaat, iktidarları döneminde kamuda ve özel sektörde görevlendireceği insanları saflarına katmaya çalışıyor…”
– “Eee..?”
– “Beni çağırdılar, kabul ettim. Sizi de davet etmemi istediler..?”
– “Çık lan dışarı…!”
Kariyer basamaklarını hızlı çıkmakta kararlı olan o delikanlı, AK Parti iktidarının ilk aylarında ismini vermeyeceğim bir bakanın üçlü kararname ile danışmanı olmuştu.
Traji komik olan ise, bu gencin henüz diplomasını bile almadığı üniversitedeki ülkücü grubun liderlerinden biri olmasıydı…
Bir daha kendisini görmedim.
Şimdi KHK’lı mı, firarda mı, hapiste mi? Akıbeti ne oldu bilmiyorum…
Tabi bir olasılık daha var: Belki halâ kamuda çalışıyordur. Kim bilir!
***
Aradan yıllar geçti…
15 Temmuz darbe girişimi, tüm ülkeyi şoka sokarken arkasında milyonlarla kıyaslanacak hatırı sayılır küskün, öfkeli bir kitle bıraktı.
Şu anda siyaset matematiği, işte bu kitle üzerine hesap kitap yapıyor.
2020 rakamlarına göre, KHK’larla doğrudan mağdur olanların sayısı 250.000′i geçmektedir.
Bu 250 bin kişinin birinci dereceden akrabası olup, KHK’larla mağdur olanların sayısı ise, 1 milyon 500 bin civarında…
Şöyle çevreme bakıyorum. KHK’larla mağdur olanların aileleri geçen zaman içinde çığ gibi büyümüş.
Gözlemleyebildiğim kadarıyla tüm öfkesini Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinde yoğunlaştıran bu kitle, halâ ateş topu gibi. Bıraksalar Erdoğan’ı bir kaşık suda boğacaklar.
Adamın yaşı genç. KHK ile kamudaki görevinden uzaklaştırılmış. Yargılanıp hapis cezası da almış. Yetmemiş, oğlu, kızı, damadı KHK ile görevden el çektirilmiş…
Şu anda bile AK Parti’ye, Erdoğan’a kinini, öfkesini tarif edecek kelime bulamıyorum.
İşte bu adama, işte böylesine öfkeli bir anında sordum:
– “Yarın seçim olsa Fetullah Gülen seni arasa ‘Evladım oyumuzu Erdoğan’a vereceğiz’ dese ne yaparsın?
Hiç tereddüt etmedi:
-“Veririm..!”
Siyaset psikolojisi bu durumu nasıl değerlendirir bilmem. Ama siyasetçilerin cumhuriyet tarihinin en zor dönemecinden geçtiği kesin.
Vesselam…