Paşa’dan “DİYET” konuşması

İlker Başbuğ, kalabalık bir grubun tezahüratı eşliğinde Silivri'den çıkarken herkes onun yapacağı konuşmayı bekliyordu. Nitekim bazı televizyonlar da o konuşmayı canlı yayınladı. Ancak, Başbuğ, Silivri'ye girerken söylediği sözleri tekrar etmenin ötesine geçemedi. Dışarda mücadelesine devam edeceğini vurgulayan Paşa, kiminle ve kime karşı mücadele edeceğini de açıklamadı. Ne AKP'yi suçladı ne Cemaat'i ne de ABD'yi. Ortadan konuşmayı tercih etti ve 26 aydır yattığı cezaevinde düşmanının kim olduğunu tesbit edememiş bir adam profili çizdi. Hatta Özel Yetkili Mahkemeler'in kapatılması nedeni ile isim vermeden AKP'yi göklere çıkardı. Ve bu kararın demokrasi yolunda atılmış büyük bir adım olduğunu söyledi. Paşa'nın konuşmasında dikkat çeken bir unsur da sürekli “Millet'e” hitab etmesiydi. Bu da siyaset yapacağını işaret olarak yorumlandı.

İŞTE İLKER BAŞBUĞ'UN SİLİVRİ ÇIKIŞI YAPTIĞI AÇIKLAMANIN TAMAMI

Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 6 acak 2012 günü hatırlarsanız şöyle demiştim:

“26. genelkurmay başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak tutukandı. Takdir yüce Türk Milletine ait.”

Aradan tam 2 sene 2 ay geçti. Yani  26 ay geçti toplam. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duyguları ile hareket edenler burada tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 ocak 2012 gününde söylediğim gibi yüce Türk Milleti oynanan oyunu iddiaların geçersizliğini ve genelkurmay karargahının terör örgütü karargahı ve terör orgütü olarak suçlamanın kabul edilemez olduğunu, darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını yüce Türk Milleti kısa zamanda anladı.

Bugün burada isem yüce milletimin bizlere gösterdiği sevgi ve destek sayesinde buradayız. Bu nedenle her şeyden önce burada huzurunuzda yüce Türk  Milleti’ne en derin şükranlarımı sunuyorum.

Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki, Silivri’de Hasdal’da, Sincan’da Maltepe’de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Mamak dahil…

Bu gerçekleşmez ise bugün benim serbest kalmam, hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi olmaz. Çünkü ben ne kadar suçsuz isem bugün geride bıraktığım arkadaşlarım da o kadar suçsuzdur.

Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki, bugün benim serbest bırakılmamdaki gerekçeler hepsi için geçerlidir. Dolaysıyla onların da hepsinin son günlerin deyimi ile kumpaslarla burada tutulanlar serbest bırakılacaktır. Bunu hiç kimse engelleyemez.

Cezaevi ne demek? 26 ay… Garip tesadüf ki, 26. Genelkurmay Başkanı bu da ilginç bir tesadüf. Cezaevi acı ızdırap… Çile çekmek.. Bu bir gerçek ama bütün samimiyetimle söylüyorum ki, bütün bunlara rağmen şu an içimde hiçbir şekilde nefret ve intikam duygusu taşımıyorum. Çünkü nefret ve intikam duyguları duyanlar aslında kendilerini de felakete sürükler.

Nefreti sevgi alt eder. Biz öyle yetiştik. İçimiz sevgi dolu. Aziz milletim benim ve bütün arkadaşlarımızın yürekleri ve elleri tertemiz. Bunun için bütün arkadaşlarım adına şunu ifade ediyorum bizim tek bir isteğimiz var. Adalet… Ve bu adaletin gerçekleşmesinin elbette takipçisi olacağız. Adalet deyince ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum. Ümraniye’de bulunan bir kaç el bombasından hareket ederek sanal bir Ergenekon terör örgütünü yaratma planını kimler uygulamıştı? Eğer Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devleti olmak zorunda ise bu sorunun cevabı mutlak bulunmalıdır. Bu projeyi uygulayanlar adaletin karşısına çıkartılmalıdır. Bunun takipçisi olacağız.

Danıştay olayını sanal Ergenekon terör örgütünü birleştirmek kimlere aittir. Bunlar da ortaya dökülmelidir. Hesap sorulmalıdır.

Eğer Türkiye gerçekten hukuk devleti olmak istiyorsa. Kumpas kuranlar belli bunlar cezasız mı kalacak. Asla… Belli…

Hanifi Avcı daha ne kadar içerde tutulacaktır. Birisi cevap versin insafsızlıktır ayıptır. Bunu kimler istemektedir. Yeter artık. Değerli sınıf arkadaşım Hurşit Tolon Paşa, bir gizli tanığın ifadesine dayandırılarak menfur zirve cinayeti ile ilişkilendiren planlayan uygulayan güçler kimdir?

Bu gizli tanık da aynı Tuncay Güney’e benzemektedir.

Bu zirve cinayetinde Hurşit Tolon Paşa’nın tek bir gizli tanık silahlı kuvvetlerden atılmış uzman bir çavuş. Bu da bir müddet sonra bu da hristiyan olur ve papaz olur. Bu kadar mı tesadüf olur.

Balyoz davasında 51 numaralı harddiskin TÜBİTAK dışında başka bir araştırma kurumunun incelemesi için yırtınılmıştır. Niçin bunun önü kesilmiştir. Kimler var bunun ardında.

Ve işin en vahimi. Bugün çeşitli arkadaşlarımız belki isimlerini hepsini sayamayacağım…
Hastadırlar, morale ihtiyaçları vardır. Ama bu hakimlerde vicdan yok ben bunlara inanmıyorum. Sizde Allah’tan da mı korku yok be adamlar.

Bugün, dün elbette Türkiye Cumhuriyeti devletinde önemli bir olay yaşanmıştır. Dün çıkartılan bir kanunla bu özel yetkili mahkemeler bir çukura gömülmüştür. O çukurdan nasıl çıkacaklar bilmiyorum. Bu demokrasi yolunda bir adım ileri gitmekte büyük bir adım olmuştur.. Son olarak söyleyeceğim şudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birisini yaşamaktadır. Özellikle yargı alanında maalesef bütünüyle ayakta kalan bir tek kurum vardı. Anayasa Mahkemesi. Bu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin büyük bir sorumluluk yüklendiğinin bilincindeyim. Umuyorum ve inanıyorum ki, Anayasa Mahkemesi bugüne kadar almış olduğu doğru kararı ile önümüzdeki zor dönemde de başarı ile sürdürerek türkiye’nin bir an önce demokrasiye dönmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Bu zor gürlerde elbette bütün milletimiz bizimle bu acıları paylaştı. Yakınlarımız ailelerimiz acı çekti ama onların yanında bir de şu anda olduğu gibi iki yanımda  bir yanda Barolar Birliği başkanı solumda Avukatım, onların bu süreçte bizlere sağladığı katkılar için Türk Milleti huzurunda onlara da sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Biz bir tek şey istiyoruz Adalet istiyoruz Bu adaletin gerçekleşmesi için görev başında nasıl müsaade ettiysem dışarıda da aynı şekilde mücadeleme devam edeceğim.”