Connect with us

GÜNDEM

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: 12 seçim kaybetmiş hala seçmeni suçluyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da katıldığı Necip Fazıl’ı Anma Programı’nda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığı kazandı.” sözlerine tepki gösterdi. Erdoğan, Atatürk’ün ‘Köylü, milletin efendisidir’ sözlerini hatırlatarak, “Son 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine halen seçmeni suçlaması artık siyasetin değil, psikolojinin konusudur.” dedi.

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde “40 Yıl, 40 Eser” etkinliği kapsamında “Bir Şiir Bir Hayat / Sakarya Türküsü Dijital Sergisi”nin açılışına katıldı.

Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na seçim sonuçları üzerinden eleştirilerde bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun “Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığını kazandı.” sözlerine tepki gösteren Erdoğan, “Artık kimse bu milletin evlatlarını aşağılama cesareti bulamayacak. Kimse Anadolu insanına hakaret edemeyecek, tehditler savuramayacak. Sırf oy tercihlerinden dolayı kimse vatandaşa parmak sallayamayacak. Milletimizi kimse makarnacı, kömürcü, cahil göbeğini kaşıyan adam diye tahkir edemeyecek. Son 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine halen seçmeni suçlaması artık siyasetin değil, psikolojinin konusudur. Ne diyor? ‘Kırsal kesimden aldığı oylarla Cumhurbaşkanlığını kazandı.’ Gazi Mustafa Kemal ‘Köylü, milletin efendisidir.’ demedi mi? Artık bunu yemezler.” dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:

“Necip Fazıl Kısakürek’in bütün eserlerinin düşünce ve ideolojisinin omurgasını Büyük Doğu oluşturur desek herhalde haddimizi aşmış olmayız. Büyük Doğu dergilerinin bir bütün haline yeniden takdimini bu bakımdan çok mühim görüyorum. Serginin tertiplenmesine öncülük eden Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı ile destek veren tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum.

Üstat Necip Fazıl, cumhuriyet tarihimizin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş bir insandı. Osmanlı’dan cumhuriyete intikal eden kuşak içinde üstat devletin ve milletin yaşadığı tüm ıstırapları bizzat görmüştür. Çağdaşı pek çok şair ve yazarın aksine üstadımız, kalemi ve kelamıyla direnmeyi seçti. Asırlara sair köklü mirasımızın yok sayıldığı şanlı mazimiz ile köprülerin atıldığı bir zamanda eserleriyle ‘Durun kalabalıklar’ dedi. Hep zor olanı, meşakkatli olanı tercih etti. Ahlak ve Allah demenin yasak olduğu yıllarda mücadelesiyle milletimizin ruh köküne sahip çıktı. Elbette bu yerli ve milli duruşunun ceremesini de son nefesine kadar çekti. Kültür sanat camiamızın bugün bile esaretinden kurtulamadığı mahalle baskısına üstat on yıllar boyunca maruz kalmıştır. Ama üstat bunların hiçbirine boyun eğmemiştir. Bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Çünkü Necip Fazıl, Türkiye merkezli düşüncenin vücut bulmuş haliydi. O, hayatının en kıymetli yıllarını fikir Mehmetçikleri yetiştirmeye adamış hakiki bir münevverdi.

Üstadın her kitabının fikir serüvenimizde bıraktığı iz farklıdır. Sakarya Türküsü şiirinin yeri müstesnadır. Her dizesi coşkun ırmak misali gürül gürül akan bu şiir, bir nesil tarafından ezberlenmiş ve manası da idrak edilmiştir. Biz bu gençliği 28 Şubat’ın karanlık günlerinde üniversite kapılarında baskıya direnirken gördük. Biz bu gençliği 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçakların silahlarına göğüslerini siper ederken gördük.

Gençlik yıllarımda üstat Necip Fazıl ile tanışma şerefine nail olmuş bir kardeşinizim. Dünya görüşümüzün şekillenmesinde üstadın eserlerinin çok büyük etkisi oldu. Ülkemize siyaset yoluyla hizmet etme davamızda da aynı şekilde üstadın hayatı bizlere hep yol gösterdi.

Tüm siyasi hayatımız boyunca CHP ideolojisinin millet varlığımızda açtığı tahribatın izlerini silmek için çalıştık. Tek parti faşizmi tarafından ülkemize giydirilen deli gömleğini parçalamak için çetin bir mücadele yürüttük. Türkiye’yi demokrasiden hak ve özgürlüklere, savunmadan diplomasiye kadar her alanda tarihinin en büyük başarılarıyla tanıştırdık.

Artık kimse bu milletin evlatlarını aşağılama cesareti bulamayacak. Kimse Anadolu insanına hakaret edemeyecek, tehditler savuramayacak.

Sırf oy tercihlerinden dolayı kimse vatandaşa parmak sallayamayacak. Milletimizi kimse makarnacı, kömürcü, cahil göbeğini kaşıyan adam diye tahkir edemeyecek.

Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak yerine hala vatandaşa 500 liraya oylarını satıyorlar imasında bulunmak siyasi tükenmişliğin daniskasıdır.

Son 13 yılda 12 seçim kaybeden birinin kabahati kendinde aramak yerine halen seçmeni suçlaması artık siyasetin değil, psikolojinin konusudur.”