Connect with us

SİYASET

Kılıçdaroğlu: Gemiyi limana sağlam götüreceğim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçim sonuçlarına ilişkin ”Bir değişim yapacaktık. Beklediğimizi alamadık. Yani açıkça ifade etmek gerekirse, kazanamadık.” dedi. Kılıçdaroğlu, partisindeki değişim tartışmalarıyla ilgili de ”Değişimin önünü sonuna kadar açacağım. Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin.” diye konuştu.

Published

on

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM 28. Yasama Dönemi’nin ilk CHP TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın halen tutuklu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, CHP’nin, nerede haksızlık, hukuksuzluk varsa, o haksızlığın giderilmesi için mücadele eden bir parti olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Kişinin bizim partiden olup olmamasının bir önemi yok. Önemli olan bu milletin iradesiyle seçilen bir milletvekilinin hala yasalara, anayasaya aykırı olarak hapishanede tutulması.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Atalay’ın tutuklu olması konusunda suskun davranmaması gerektiğini belirterek, Atalay’ın hapishaneden çıkıp TBMM’de yemin etmesi gerektiğini söyledi.

CHP’nin, demokrasinin, insan haklarının, düşünce özgürlüğünün güvencesi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bizden olsun ya da olmasın, bir kişi haksızlıkla karşı karşıya kalıyorsa, ona sahip çıkmak, onun sesi soluğu olmak hepimizin ortak görevidir ve biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.” dedi.

”YOLUMUZ DOĞRUDUR VE YÜKÜMÜZ AĞIRDIR”

Artısıyla, eksisiyle bir seçim döneminin geride kaldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Elbette oturup değerlendireceğiz, elbette her değerlendirmenin kendine göre artıları da eksileri de olacaktır ve bunun üzerinde soğukkanlı, aklımızı kullanarak değerlendirme yapacağız. Güzel bir atasözümüz var; ‘Yolu doğru olanın yükü ağır olur.’ Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır. Bizim yükümüz sadece bize özgü bir yük de değil, 85 milyonun yükünü çeken bir partiyiz. Anayasaya, yasaya aykırı davranan bir yönetime karşı demokrasi mücadelesi veriyoruz. Biz her zaman ve her yerde haksızlığa uğrayanların yanında olduk, mazlumların yanında olduk. Düşüncesini ifade etmek isterken şiddet görenlerin yanında olduk, aklını kullananların yanında olduk. Fakirin, fukaranın, kendisini kimsesiz hissedenlerin yanında olduk.”

”BEKLEDİĞİMİZİ ALAMADIK, KAZANAMADIK”

Yetimlerin hakkını koruduklarını; ahlaktan, erdemden, bilgiden, birikimden, insandan, insanlıktan yana olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bize oy vermeyen vatandaşın bile hakkını, hukukunu savunan bir parti geleneğini her zaman sürdürdük ve bundan sonra da sürdüreceğiz. Partili olsun olmasın, kim haksızlığa uğradıysa onların yanında olduk.” ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bize oy veren 25 milyonu aşkın vatandaşımızla aynı duygularla sandığa gittik, bir değişim yapacaktık. Ülkemize demokrasiyi getirecektik ve otoriter bir yönetimi dünya siyaset tarihine armağan edeceğimiz bir başarıyla, demokratik yollarla yolcu edecektik. Beklediğimizi alamadık. Yani açıkça ifade etmek gerekirse, kazanamadık. Arkasından elbette ki eleştiriler gelecektir, bu eleştirilerin tamamını saygıyla karşılıyorum ama kalemi eline alıp ön yargıyla hareket edenlerin gazeteciliğini sorgulamak da benim görevimdir. Bize oy veren 25 milyonun hayaliyle bizim hayalimiz aynıydı, demokrasiyi getirecektik, yaşanabilir bir Türkiye’yi inşa edecektik. Kinden ve öfkeden arınmış bir siyaset anlayışını bu ülkeye getirecektik. Bize oy vermeyen vatandaşların hakkını hukukunu da savunacaktık, hiç kimseyi ötekileştirmeyecektik. Yeni bir anlayışı, yeni bir kültürü bu ülkeye getirecektik. Kimsenin inancından, yaşam tarzından, kimliğinden ötürü ötekileştirilmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edecektik. Peki bu idealimizden vaz mı geçtik? Asla vazgeçemeyiz. Tarihimizin bize yüklediği temel bir zorunluluktur bu. Asla vazgeçmeyeceğiz, bundan sonra da vazgeçmeyeceğiz. İnançla, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bu ülkeye demokrasi gerçek anlamda getirinceye kadar yolumuza devam edeceğiz.”

Kılıçdaroğlu, 25 milyonu aşkın vatandaşın oyunu aldıklarını anımsatarak, oy veren, vermeyen bütün vatandaşlara teşekkür etti.

İnsanlık tarihinin adalet, hak, zulüm ve zalime karşı mücadele tarihi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğu, bu ülkede demokrasinin mihenk taşının da CHP olduğunu söyledi.

”DEĞİŞECEĞİZ, YENİLENECEĞİZ, GÜÇLENECEĞİZ”

Kılıçdaroğlu, 25 milyon vatandaşın sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nu değil, Türkiye idealini, Türkiye’yi yönetme iradesini, demokrat ve vatanseverlerin ittifakını, kardeşliği, barışı, huzuru ve adil bölüşümü desteklediğini söyledi.

Kendisine oy verenlerin, yalan siyasetinin karşısında hakikatin yanında olduğunu, her türlü iftiraya karşı gerçeklerden ayrılmadığını, kimseye iftira atmadıklarını ve ötekileştirmediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“25 milyon, bu ülkenin temel taşıdır artık ve yeni kazanacağımız gençlerle, yeni kazanacağımız kadınlarla 25 milyonu 30 milyon yapmak da CHP’lilerin boynunun borcudur. Bunu yapmak zorundayız. Demokratik yollarla, inançla bunu yapmak zorundayız ve dolayısıyla saraya ve sözcülerine de seslenmek isterim; İşte siz bu iradeyi teslim alamayacaksınız.

Demokratların iradesini, insan haklarını savunanların iradesini, kötülüklere karşı iyiliği savunanların iradesini asla teslim alamayacaksınız. Biz değişeceğiz, yenileneceğiz, güçleneceğiz ve memleketin bu yalan ve iftira siyaseti içinde olmasına asla izin vermeyeceğiz. Beraber, birlikte olacağız, yalanlara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti en olmaz denilen, en ümitsiz anlarda küllerinden yeniden doğmasını bilmiştir, yeniden doğacaktır, yine doğacaktır. Bunu da bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim.”

Hiçbir vatandaşa kızgın ve küskün olmadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başının üstünde yeri bulunduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, kendisi için vatandaşın esas olduğunu dile getirerek, tercihi, iradesi, kararı ne olursa olsun aynı ülkenin vatandaşı, aynı memleketin evladı olduklarını söyledi.

”ARAYA NİFAK SOKULMAYA ÇALIŞILDI”

Binbir yalan, binbir iftira ve montajla, karalamalarla araya nifak sokulmaya çalışıldığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Devleti kuran partiyi, terör örgütleriyle bir arada gösterme cüretini utanmaz, sahtekarlar oldu ve bunu gösterdiler. Kavgayla, çalıp çırpmayla, korku iklimiyle bizi yıldırabileceklerini düşünenler oldu. Devleti beşli çetelerle soyduranlar, dünyalıklarını yurt dışına kaçıranlar, dokunulmazlık dosyalarıyla bizi tehdit eder oldular ama onlar şunu asla unutmasınlar; biz Kuvayımilliye geleneğinden geliyoruz. Hiçbir zalimin karşısında diz çökmedik ve diz çökmeyeceğiz.

Omuzlarımızdaki yükün farkındayız. Mesele bir fani olarak bir Kemal Kılıçdaroğlu olayı değildir. Kemal Kılıçdaroğlu, bu büyük mücadelenin sadece ve sadece bir neferidir. Yüz yıllardır bu topraklarda verilen mücadelenin bir parçası, bir neferi olmuşsam ne mutlu bana. Ben CHP’nin bir üyesi olma, bu partinin Genel Başkanı olma şerefini ömrüm boyunca taşıyacağım. Bu şeref, benden aileme kalacak olan en kıymetli mirastır. Ben bugün partimize yeni üye olan bir genç kardeşimle aynı heyecanı yaşıyorum. Aynı hüznü ve aynı duyguyu yaşıyorum. Ben milletvekillerimle, belediye başkanlarımla, gençlik kollarımla, kadın kollarımla ve tüm üyelerimiz ve seçmenlerimiz ile aynı heyecanı ve duyguyu yaşıyorum. Hiç kimse unutmasın. Biz ceplerinde idam fermanlarıyla vatan mücadelesi yapan bir gelenekten geliyoruz. Biz sıradan bir parti değiliz. Biz avukat odalarında dilekçeyle kurulan bir parti değiliz. O nedenle dokularımız çok farklıdır, inançlarımız, gelecek hayallerimiz, gelecek dünyamız çok farklıdır. İnsanı ve doğayı seven bir gelecekten, bir gelenekten söz ediyoruz.

”GEMİYİ LİMANA SAĞLAM GÖTÜRMEK YİNE KAPTANIN GÖREVİDİR”

Ben bir Genel Başkan olarak partimin sadece bugününü ve yakın geleceğini değil, uzun hedefli yapısını da düşünüyorum ve düşünmek zorundayım. Hiç kimse unutmasın, gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin. Benim CHP kültüründen öğrendiğim, aldığım en büyük derslerden birisi de budur.”

Devletin ve partisinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, göreve başladığı günden beri emanete halel gelmemesi, mücadeleye haram bulaşmaması, ideallerin kirlenmemesi için her türlü çabayı gösterdiğini ve bunu da yaşamının her aşamasında bir borç bildiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, Genel Başkan olarak dev bir çınar ama aynı zamanda yeni bir filiz olan CHP’yi ve değerlerini her zaman koruduğunu ve kolladığını vurguladı.

Dev bir çınar derken tarihsel kökleri, filiz derken değişime, dönüşüme, yenilenmeye açıklığı ifade ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, asla statik, durağan bir yapıları olmadığını aktardı.

Çınarın sürekli yeni filizler verdiğini ve bu filizlerin 100 yıldır kendilerini ayakta tuttuğunu, bundan sonraki 100 yıllarda da ayakta tutacağını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerlerini her zaman korudum ve kolladım. Bunu yapmaya bu partinin bir neferi olarak devam edeceğim. Sıradan bir neferi, bir üyesi olarak da aynen devam edeceğim. Çünkü ben kendimi Kuvayımilliye geleneğinin devamı olan bir siyasi hareketin neferi olarak gördüm ve görmeye de devam edeceğim. Bir an olsun namerde boyun eğmedim. Bir tek kere bile olsa haramzadelerin sofrasına oturmadım. Majestelerinin muhalefeti olmadım. Sarayın sofrasına diz kırmadım. Sırça köşklere tamah etmedim. Doğru ve hak bildiğimi söylemekten asla geri adım atmadım. Üstüme düşeni gözümü kırpmadan yaptım. Çünkü bir Cumhuriyet Halk Partili olmak bunu gerektiriyordu ve ben bunu yaptım.”

“‘BİR ARAYA GELEMEZ’ DENİLENLERİ BULUŞTURDUM”

Kılıçdaroğlu, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde nasıl bir memleket istediğini, mücadelesini anlattığını, gördüğü tepkilere kızmadığını, dinleyip muhataplarını ikna ettiğini ifade etti.

Sıkılı yumruklarla tokalaştığını ve onları mücadelelerine ortak ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“(Asla bir araya gelemezler) denen kim varsa onları Halil İbrahim Sofrası’nda buluşturdum. Bu ülkedeki vatanseverleri, demokratları, yüreği, iyilikten ve güzellikten yana atanları, aynı mücadelenin neferi yaptım. Biz vatan toprağını düşmanlara bırakıp kaçanlardan değiliz. Biz vatan toprağını dişiyle, tırnağıyla geri alanlardanız. O kültürden geliyoruz biz. Yeri geldi bölücü terör örgütünün saldırılarına, yeri geldi provoke edilen kitlelerin saldırılarına uğradım, her türlü kötülüğe karşı, örgütlü kötülüğe karşı korkmadan yürüdüm. Sanatçıların kapılarına dayandım. Milletin cebine en uzatanlarla, gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu baronlarıyla, beşli çetelerle mücadele ettim. Türkiye’yi parayla sığınmacılara oy deposu olsun diye satanlarla mücadele ettim ve etmeye de devam edeceğiz. Yıllarımı verdiğim demokrasi, adalet, barış ve huzur dolu bir Türkiye davamızda hayatımı adadığım Atatürk ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti uğruna mücadele azmimden bir adım dahi geri adım atmadım ve atmayacağım. Şimdi köklü bir çınarın altında yeni filizler ve yeni kadrolarla her şey ve daha da önemlisi mücadelemize omuz veren aziz milletimizle birlikte yürüyeceğiz. Gençlerimiz olacak, kadınlarımız olacak, yeni arkadaşlarımız olacak, görev yapan arkadaşlarımız olacak. Onlarla beraber bu çınarı büyüteceğiz ve yeni filizler gelecek. Sarayın ve yandaşların değil, milletin ve vatandaşlarımızın kazanacağı tüm eleştirileri dikkate aldığımız ve alacağımız yeni bir süreci hep birlikte inşa etme zamanıdır.”

”DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ SONUNA KADAR AÇACAĞIM”

Bu değişimin ve yenilenmenin parçası olmak isteyenlere seslendiğini belirten Kılıçdaroğlu, öncelikle bireysel beklentilerden arınmak gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, gençlere de seslenerek CHP üyesi olmaları yönünde tavsiyede bulundu.

Kapılarının her aydınlığa açık olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, gerçekleri her yerde anlatmak zorunda olduklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu partiyi gerçek anlamda çağdaş ve uygar bir parti yapacağız. Kurultay kararımızın temelinde de bu yatar. Hiçbir zaman değişimin önünü tıkayan bir kişi değil, değişimin önünü sonuna kadar açacağım. Bu ülkenin gençlerine, bu ülkenin kadınlarına siyaset yapma hakkını daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Bütün bu mücadelelerin sonunda hiç kimse endişe etmesin, mutlaka kazanacağız.”