Connect with us

Güncel

Bahçeli çok fena vurdu

Published

on

MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli, haftalık olağan grup toplantısında yaptığı konuşmada gündem başlıklarını değerlendirdi. 12 cuntasına verilen cezaları değerlendiren Bahçeli, yürümeye bile mecali olmayan insanlara verilen ceza ile hava atılmasını eleştirirken, Başbakan Erdoğan'a, “Sen 12 Eylül'ü bırak da 28 Şubat'ın 27 Nisan'ın derdine ve peşine düş” dedi.

İşte MHP Lideri Bahçeli'nin grup konuşmasından kısa bir bölüm:

“BAŞBAKAN YAPTIKLARININ BEDELİNİ ÖDEYECEK”

“Bahçeli, 1980'den 34 yıl sonra darbeciler cezalandırılıyorsa bir gün gelecek 17-25 Aralık'tan dolayı Başbakan da adaletin önüne çıkacak ve yaptıklarının bedelini ödeyecektir.

“ERDOĞAN 3-5 AYLIK HAPİSHANE GÜNLERİNİ MUMLA ARAYACAK”

Başbakan Pınarhisar'daki 3-5 ayını bile mumla arayacaktır. Bu bizim için namus meselesidir. Rüşvet ve yolsuzluğun kökünü kazımak inşallah bize nasip olacaktır. AKP hükümeti vesayeti sonlandırıyorum diyerek TSK'yı hedef almıştır. Sözde darbe davalarıyla suçlu suçsuz ayrımına gitmeden Türk askerini darbeci göstermiştir. Türkiye'nin yakın tarihi hukuk cinayetleri ile doludur. Siyasallaşmış bağımsızlığını yitirmiş yargı operasyonlarından geçilmemektedir. Haksızlık adaletsizlik ve usulsüzlük AKP ile derinleşmiş ve genelleşmiştir. Darbe niyeti taşıyan ve darbe fırsatı gözleyen, asıl failler ayıklanmadan Türk ordusu suçlanmış mensupları itham edilmiştir.

En son Balyoz davası Erdoğan'ın başında patlamıştır. Tetikçi bir gazetenin manşeti ile Türk askeri takibata uğramıştır. Eylem planlarına göre darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerine bombalı saldırı kararlaştırılmış, Balyoz darbe planı, Ayışığı gibi isimlerle tanımlanan darbe girişimlerinden ayrı olarka bütün aşamaları en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş. O tarihlerde çarşaf çarşaf yayınlarla mezkur darbe planının her vechesinin bilgisayar ortamında belgelendiği yazılmıştşır. Bize göre peygamber ocağının mensuplarına camileri bombalama iddiasında bulunmak iftiraların en şerefsizi olarak tarihe geçmiştir.

16 Aralık 2010 tarihinde İstanbul ağır ceza mahkemesinde başlayan Balyoz davası 21 Eylül 2012'de sonuçlanmış 9 Ekim 2013 tarihinde yargıtayda onanmıştır. Bu kapsamda yüzlerce kişi ceza almıştır. AKP'nin süflörlüğünde hukuku linç eden görevli hakim ve savcılar tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Üretilmiş cd'ler, savunma hakkının gaspı, tanık askerlerin dinlenmemesi gibi çok sayıda usul hataları Balyoz davasının omurgasını çökertmiştir. Özel yetkili mahkemeler aldıkları emirlerle suçlu suçsuz demeden Türk askerini cezaevine koymuştur. AYM'ye yapılan başvurular sonuç doğurmuş yüksek mahkeme gecikmiş tahliyelerin kapısını açmıştır.

Bu çerçevede Balyoz davasından dolayı yıllardır içeride tutulan askerler yeniden yargılanma şartıyla özgür kalmıştır. Merak ediyoruz ki uyduruk delillerle hüküm veren, ayak süreyen, hukuku mahveden yanlı hakim ve savcılar şimdi ne yapacak nereye sığınacaktır. İnsan haklarını hiçe sayan sözde hukukçular ne zaman hakettikleri yaptırımla karşılaacaktır? Bu yılların hesabını kim verecektir? Cezaevlerinde vefat edenleri kim geri getirebilecektir. Yıllarca akan gözyaşlarını Başbakan Erdoğan ve kol kola TSK'ya kumpas kurduğu ahlaksızlar nasıl telafi edecektir? İyi ki AYM vardır, iyi ki hala vicdanını satmayan yargıçlar görev başındadır. Başbakan Erdoğan henüz tahliyeleri sindirebilmiş değildir. Bu çerçevede hafta sonunda Haliç kongre merkezinde yaptığı konuşma gerçekten de kendisi adına yüz karasıdır.

“ERDOĞAN KENDİSİNİN YOLUNU AÇAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ UNUTMASIN”

Başbakan burada, 2010 referandumunda evet oyları yüzde 58 ile sandıktan çıkmasaydı bugün bunlar çıkar mıydı sorusunu sanıyorum şuursuzca sormuştur. Peki diyelim referandumda evet değil de bizim savunduğumuz hayır kararı çıksaydı adaletsizlik sürecek kukla mahkemelerin zulmü devam edecek miydi? Başbakan'ın düz mantığına bakarsanız evet devam edecektir. Madem durum böyledir madem 12 Eylül 2010 referandumu tahliyelere neden olmuştur, bu halde Erdoğan 13 Aralık 2002'de kendisi için özel olarak yapılan Anayasa değişikliği olmasaydı milletvekili ve başbakan olamayacağını da kabul etmek zorunda. Önünü açan yasağı kaldıran başımıza bela eden anayasa değişikjliğini hatırlamayan bu zihniyet sıra bu mağdurlara gelince mi bize dua edin minnet duyun demektedir.

“BAŞBAKAN SAÇMALAMAKTADIR”

Başbakan Erdoğan ne söylemekte, ne saçmalamaktadır. Erdoğan Başbakan olabilmek için ABD'ye yalvamrış küresel şebekelere yakarmış, AB'den destek istemiş CHP'nin kapısında umut aramıştır. Başbakan'a birileri sözde darbe davalarının bir zaman sonra AYM'den döneceğini söylemiş olsaydı emin olunuz ki sözkonusu Anayasa değişikliği asla yapılamazdı. Nitekim Başbakan'ın tahliye edilen 236 kişiyle iligli şu sözleri kendisini ve hastalıklı ruh halini de vermektedir.: “AİHM'e gitseydiler oradan böyle bir netice alamazlardı. AİHM lehlerine bile karar verse biz Türkiye olarak belli bir bedel öderiz yine kalmaya devam ederler içeriden çıkamazlardı.”

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir