Kılıçdaroğlu: 77 milyonu fişliyorlar

Kılıçdaroğlu, “77 milyon neden fişleniyor? Hadi biz siyasetçiyiz, yahu taksi şoförünü niye fişliyorsun sen? Bu fişlemelerden Erdoğan’ın tabii ki haberi vardı” dedi, özetle şunları söyledi:

“Elimde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen bir iddianame var. Mağduru Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi. Savcı, ‘Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın, ülke genelinde yani Türkiye’de herkese ait istihbarat bilgilerini sanal ortamda Detaylı Veri Analizi (DEVA-1 ve 2) programı ile topladığı, program içerisinde ülkedeki herkese ait istihbari kişisel bilgilerin bulunduğu’ diyor. Yani bunu birisi bana anlatsa ‘Böyle saçma şey olur mu?’ deriz. 77 milyon insanı fişliyorlar. Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun ek 7’nci maddesi; polis, devletin bölünmez bütünlüğüne, önleyici ve koruyucu tedbir almak üzere ülke seviyesinde istihbarat faaliyetinde bulunur. Bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir. İddianameden okuyorum, ‘Detaylı veri analizi programında kişilere ait özel her türlü bilginin yer aldığı, herhangi bir devlete ait (gizli) sır niteliğinde herhangi bir bilgi bulunmadığı’ diyor bu fişlemelerde. Yani özel hayatı fişliyorlar.

Bu fişlemelerden Erdoğan’ın tabii ki haberi vardı. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; ülke Gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi 

yönetiliyor. Her vatandaşın özel yaşamı mercek altına alınıyor ve o vatandaş fişleniyor, sen bunun hesabını 7 Haziran’da sormak zorundasın. Suç neymiş? Kişisel verileri hukuka aykırı olarak geçirmek. Bazı polisler Erdoğan ve ailesiyle ilgili bilgi toplamış, ne zaman oluyor? 17-25 Aralık’tan sonra. Ondan önce her şey iyiydi. Devlet arşivindeki verileri de çok iyi kullandıklarını biliyoruz. Oradan bazı dosyaların AKP Genel Merkezi’ne gittiğini de biliyoruz. CHP iktidarında bu tür pespayelikler asla ve asla olmayacaktır. Üstelik 1994’te bir kanun çıktı, bu tür fişlemelerin tamamen kaldırılmasıyla ilgili. Vatandaşların özel hayatıyla ilgili bilgi toplarsanız Anayasa’yı ihlal etmiş olursunuz. Sevgili savcı, senin yeni mi aklın başına geldi? Erdoğan olunca mı davayı açıyorsun? 77 milyonun hakkını kim koruyacak? Davutoğlu’na söylüyorum. Çık şu sorunun cevabını ver: 77 milyon yurttaşın bilgilerini ne yapacaksın sen? Benim özel hayatımı merak ediyorsan, gel ben sana anlatayım. Ama sen vatandaşın özel hayatından ne istiyorsun? O bilgiler, DEVA-1 ve DEVA-2 programı, hangi gerekçeyle tutuluyor orada?

Çanakkale Savaşları’nın 100. yılı. Diyanet, camilerde hutbe okutuyor, güzel bir şey yapıyor. En azından Atatürk’e bir rahmet okutur insan. Nasıl bu kadar nankör olabilirsiniz? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başındaki kişiye (Prof. Dr. Mehmet Görmez) sesleniyorum: Bütün devlet büyüklerine rahmet okutmak zorundasınız, özellikle Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına. Din adamısınız siz. Herkese sevgiyle yaklaşmak zorundasınız. Mustafa Kemal’i düşünün. Avustralya’dan gelen askerler için annelerine ‘Onlar bizim evlatlarımızdır’ diyor. İşte büyüklük, yücelik budur. Din, 

iman budur işte.”

KILIÇDAROĞLU, Devlet Arşivleri Genel Müdürdülüğü’nün ‘olmadığını’ söylediği Atatürk’ün, Atatürk Orman Çiftliği’ni (AOÇ) Hazine’ye bağışladığını gösteren belgeyi şöyle açıkladı: “Ankara Mimarlar Odası, ‘AOÇ ile ilgili Atatürk’ün bir vasiyeti var. Bu vasiyete aykırı yapılıyor bu bina’ dedi. Mahkeme de ‘Olur’ dedi ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne sordu. ‘Kurumumuzda mahkeme tarafından talep edilen AOÇ’ye ilişkin bir vasiyetname bulunmamaktadır’ diye yazı gönderdiler. Atatürk’ün AOÇ ile ilgili olarak hazineye bağışladığı yazı, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nde. İnönü, Atatürk’e telgraf çekiyor, AOÇ’yi Hazine’ye bağışladığı için. Bunun üzerine Atatürk, İnönü’ye bir yazı yazıyor. Son cümlesini okuyacağım sizlere, Atatürk, İnönü’ye şunu söylüyor: ‘Mevzu bahis olan hediye, Atatürk Orman Çiftliği’nin yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymete haiz değildir. Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.’ Ve bu belge mahkemeye gönderilmiyor. Hangi gerekçeyle göndermiyorsunuz siz?”