Güncel
Başbakan: Darbe girişimi Erzincan’da başladı
Başbakan Binali Yıldırım AK Parti Gençlik Kolları'nın düzenlediği toplantıda konuşuyor. ” “15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızla telefonla görüştük, bir şeye karar verdik. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık, ölmek var dönmek yok. Milletin emanetine halel getirmeyeceğiz diye akitleştik” diyen Yıldırım'ın açıklamalarının satır başları şöyle:
Geleceğimiz olan gençler, size bakarken, biliniz ki Türkiye'nin aydınlık yarınlarının parlak geleceğini görüyorumSizler, hayalini kurduğumuz mutlu, gelişmiş Türkiye'nin umudusunuz. AK Parti olarak yaşadığımız bu toprakların sorumluluğunu taşımıyoruz. Çok daha geniş bir coğrafyanın sorumluluğunu taşıyoruz. Sizleri geleceğe hazırlamak da Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin öncelikli görevidir. Sizler haftasonu tatillerinizi bir kenara bırakarak AK Parti Gençlik Kolları'nın bu çalışmasına 81 ilden akın akın geldiniz. Bu bir dava şuurudu, dava bilincidir.
15 Temmuz gününü ve gecesini hatırlıyoruz. 15 Temmuz ülkemizin karanlık bir girdaptan, milletimizin cesaret, feraseti ve basiretiyle kurtulduğu gündür. AK Parti davasının kurucu genel başkanı, liderimiz, Türkiye sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla meydanlara inen, en önce meydanları dolduran gençlerdi. Gençleri sürekli tenkit ettiler. Gençler, 'apolitik' dediler, 'Gençler Türkiye'nin sorunlarına Fransız' dediler. Gençlere çok şey söylediler. Ama o gençler 15 Temmuz'da Türkiye'ye sahip çıktılar, alçaklara bu ülkeyi teslim etmediler. Sizlerdiniz öncü olan.
'ÖLÜMÜNE DİRENECEĞİZ'
Saat 10 buçukta Melih'i aradığımda 'Teşkilatını hazırla, ölümüne direneceğiz. Hiç kimseye, hiçbir haine bu bayrağı teslim etmeyeceğiz' dedim. Melih kardeşim, 'Biz hazırız genel başkanım, hazır bekliyoruz, her an meydanlardayız' dedi. İşte AK Parti şuuru bu. Memleket zordaysa, en önde giden teşkilat demektir. Şahadet şerbetini içen gençler arasında AK Parti Gençlik Kolları mensubu 12 kardeşimiz de var. Bütün şehitlerimize, gerek vatan savunmasında, gerek 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün defedilmesi için hayatını seve seve veren bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Bütün gazilerimize acil şifalar diliyoruz.
15 TEMMUZ RESMEN BAYRAM
Türkiye'yi karanlık günlere götürmek isteyenlerin hevesi 15 Temmuz gecesi kursaklarında kalmıştır. Millet olarak verdiğimiz mücadele demokrasi tarihine altın harflerle yazılmıştır. MGK'nın aldığı kararla ve Bakanlar Kurulumuzda vereceğimiz kararla 15 Temmuz Şehitler ve Demokrasi Günü olarak her yıl kutlanacaktır. 15 Temmuz artık resmi bir bayram haline gelmiştir. 15 Temmuz asla unutulmayacak, asla unuttulmayacak.
GELECEĞİNİZ VARSA GÖRECEĞİNİZ DE VAR…
Bugünlerde sürekli olarak 'ikinci darbe yapılacak, yeniden geleceğiz'… Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var! Bunlar bu alçak FETÖ terör örgütünün tezviratlarıdır. Topluma, millete korku salmak, huzuru bozmak, tedirginlik için tezgahladıkları kara kampayanlardır. Milletimiz asla buna itibar etmesin. Ama rehavet de yok. Gece gündüz de her şeye hazır olacağız, bu gençlikle, AK Parti gençliğiyle hazır olacağız.
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM
O gece Türkiye'nin bütün minareleri ezanlarla, selalarla inledi. Türkiye'nin bütün meydanları kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla doldu taştı. Bütün insanlarımız Türkiye'yi savunmak için akın akın meydanlara koştu. Evet, şehitlerimiz var, yüreğimiz yandı ama şunu bilin ki o şehitler gözlerini kırpmadan, toplara, tüfeklere, kurşunlara meydan okurcasına direndiler, 'Ya istiklal ya ölüm' dediler. Hepsinin tek bir amacı vardı, vatanı savunmak, al yıldızlı bayrağı hainlere teslim etmemekti. Bu darbeyi tezgahlayan hainler bu vatan evlatlarını korkutacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin korkacağını, geçmişte, darbe sesi duyunca şapkasını alıp kaçacağını zannettiler. Şapkasını alıp kaçan değil, darbeye darbe vuran, bu milletin önünde şapkasını çıkaran yöneticiler vardı. Bu milletin önünde şapka çıkarılır. Bu millet Türkiye'nin kaderini değiştiren millettir.
'O GECE CUMHURBAŞKANIMIZI TELEFONLA ARADIM…'
O gece Cumhurbaşkanımızla telefonla görüştük, bir şeye karar verdik. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık, ölmek var dönmek yok. Milletin emanetine halel getirmeyeceğiz diye akitleştik. Hainler millet iradesi karşısında kısa sürede diz çöktüler. Şimdi artık zaman, bunları bünyeden temizleme zamanı. Devletin, ticaretin, siyasetin içinden, her yerden bu hainleri söküp atacağız. Hiç kimse mağdur edebiyatı yapmasın. FETÖ'cülere sahip çıkarak mağdur edebiyatı yapanlar asla ve asla bu millet tarafından hoş görülmeyecek. En başında söyledik, yaşla kuru bir arada yanmayacak. Adaletle hareket edeceğiz. Bütün bunları söyledik. Buna rağmen hataların da olabileceğini öngörüyoruz. Hata yapmayacağız diye, hiçbir şey de yapmayacağımızı kimse bizden beklemesin.
Öfkeyi bir kenara bırakarak hukuk çerçevesinde hareket ediyoruz. Bizim siyasetteki varlık sebebimiz demokrasiyi, hukuk devletini eksiksiz hayata geçirmektir. Geçtiğimiz 15 senede böyle oldu, böyle olmaya da devam edecek. AK Parti, kurucu lideri, seçilmiş cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yola çıkarken bir şey söyledi: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 15 yıl geçti. AK Parti ile doğan bebeler bugün 15 yaşına geldi. Onlar AK Parti ile büyüdü. AK Parti'nin neyi yaptığını, neyi yapmadığını tam olarak anlaması mümkün değil. Belki yarısını anlayabilirler. Bugün Türkiye'de ne oluyor diye anlamaya çalışanlar AK Parti'nin yaptıkları konusunda fazla fikri yok. Zannederler ki eskiden beri böyleydi.
O yüzden size büyük görev düşüyor. Türkiye'nin her köşesinde mutlaka AK Parti'yi, AK Parti'nin davasını, AK Parti'nin Türkiye sevdasını anlatacaksınız. Yılmadan, yorulmadan anlatacaksınız. Bu toplantılar AK Parti şuurunu, takım ruhunu geliştirmek için yapıyorsunuz.
ANKARA'YA GELİNCE GİZLİ ORTAKLAR ORTAYA ÇIKTI
AK Parti geçtiğimiz 15 yılda iki şeyi başardı. Birincisi Türkiye'nin kalkınması. 15 yıl önceki Türkiye'yi düşünün, bugünkü Türkiye'yi görün ve kıyaslayın. Uzağa gitmenize lüzum yok. Ankara-Kızılcahamam yolunu düşünün. O günkü halini düşünün, bugünkü halini düşünün. Geldiğiniz illerin yollarını düşünün, hastanelerin, okulların, üniversiteleri düşünün ve bir karşılaştırma yapın. Türkiye nereden nereye geldi. 1 Türkiye'yi 3 Türkiye yaptık, Türkiye'yi 3'e katladık. Yollarıyla, hastaneleriyle, okullarıyla dünyaya dudak uçuklatacak büyük projeleriyle Türkiye'ye çağ atlatan partinin adı AK Parti'dir. Bunları yaparken zannediyor musunuz ki her şey süt limandı, önümüzde kimse yoktu, her şey rahattı.
Maalesef öyle olmadı. Darbe heveslileri, vesayet odakları hemen harekete geçti. Tek başına iş başına demişiz, meydanlara düşmüşüz, 3 Kasım'da işbaşına geçirmiş. Ankara'ya geldik, işe başladık ortaklarımzı peydah oldu. Siz nereydiniz kardeşim, sizi görmedik. Gelenekmiş, Ankara'ya gelince gizli ortaklar varmış. Yağma yok, biz senedi milletten aldık, millete veririz, hadi oradan. Eski alışkanlıkları elinin tersiyle iten partinin adı AK Parti'dir. Bunlar boş durmuyor kapıdan kovuyorsunuz, bacadan girmeye çalışıyorlar.
Darbe kötü bir alışkanlık. Bizim yakın siyasi tarihimizde rastladığımız kötü bir alışkanlık. İlki 1960'a dayanıyor. Demokrat Parti iktidardan indirildi ve 27 Mayıs'ta başbakan ve bakanları yargılandı ve idam edildi. Türkiye dünyada büyük bir demokrasi ayıbına mahkum edildi. Rahmetli Menderes'i Eskişehir'de karşılayan bir gün önce milyonlar, bir gün sonra ortada kimse yok. 70'lere geldik, 71'de muhtıra. 80'e geldik 12 Eylül tekrar darbe. 90'lara geldik 28 Şubat tekrar muhtıra ve Refah-Yol hükümeti istifaya zorlandı. AK Parti tek başına gelince, artık vesayet odakları yok oldu derken, 2000'li yıllar boyunca AK Parti bir yandan Türkiye'yi dönüştürürken, kalkındırırken; Cumhurbaşkanı seçeceğiz yeni bir icat çıkardılar. Cumhurbaşkanı seçebilmek için 367 milletvekilinin hazır olması lazım. Bizim de 363 milletvekilimiz var. Çok bilmiş hukukçular yeni bir icat buldular 367. Onlar kadrolu vesayetçi hukukçular, her dönemde işbaşındalar. Ne o, AK Parti cumhurbaşkanı seçemez. Kim dedi, kardeşim milletin sözünün üzerine söz olur mu? Millet bir şey dediyse herkes selam duracak. Gittik millete sorduk, millet de cevabını verdi. 'Siz mi seçtirmiyorsunuz, biz seçiyoruz' dedi. Bu millet hep yanlışı düzelten millet olmuştur. Kim yanlış yapmışsa o yanlışı düzelten hep millet olmuştur.
Millet ilk defa 15 Temmuz'da başka bir şey yaptı. Yanlışları ilk seçimde düzeltiyordu. Yanlış yapılıyor, ses etmiyor, seçimde hesabı görüyor, yanlış yapanlar kenara atıyor. 15 Temmuz'da 'Haddi aştınız' dedi. 'Acil operasyon lazım' dedi, o gece hesabı gördü. Hepsini darbecileri birer birer hesabını gördü.
'MİLLET OPERASYON LAZIM' DEDİ
Millet ilk defa 15 Temmuz'da başka bir şey yaptı. Yanlışları ilk seçimde düzeltiyordu. Yanlış yapılıyor, ses etmiyor, seçimde hesabı görüyor, yanlış yapanlar kenara atıyor. 15 Temmuz'da 'Haddi aştınız' dedi. 'Acil operasyon lazım' dedi, o gece hesabı gördü. Hepsini darbecileri birer birer hesabını gördü.
Bu yetmedi, bu vesayetçiler kenara çekilir dedik, geçmediler. Ne yaptılar? Hemen AK Parti'ye kapatma davası açtırdılar. Tek başına işbaşında. Bütün sorunları çözüyor, millet desteği tam. Bir de bakıyorsun bir sabah AK PArti'ye kapatma davası açılmış. Herkes şaşkın, bütün dünya 'Ne biçim memleket' diyor. Ben o gün yurtdışındaydım, muhatabım 'Bu bir şaka olmalı' dedi. 14 Mart 2008. Cumhurbaşkanı seçiminden sonuç alamayanlar daha büyük bir hamle yapmaya karar verdiler, bunda da başarılı olamadılar. Siyasetten men edilecek 71 kişilik listenin içinde ben de vardım. Bu liste benim için şereftir. Listenin başında Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. 15 Temmuz'da da benzer liste var; Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları.
Kapatma davasını atlattık, bu sefer yargı darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık.
DARBE GİRİŞİMİ ERZİNCAN'DA BAŞLADI
Onunla mücadele ettik, olmuyor, yargıda reform yaptık. Onu da referanduma götürdük. Darbe teşebbüsü Erzincan'da başladı. O savcıyla başlayan bir süreçti, işler sıkıntılı yargıda bir reform paketi hazırladık ve HSYK'nın yapısını yeniden tanımlayan bir reformu halka götürdük ve halk kabul etti. Katarından kurtulalım derken, beterine rastladık. Bu sefer FETÖ'cüler çıktı.
HER AN HER ŞEY OLABİLİR…
İlk anayasa yargı reformunda kendilerini gösterdiler. Sonrasını biliyorsunuz. MİT Başkanı'nın alnma teşebbüsü, Gezi'deki roller, daha sonra 17-25 Aralık'ta hükümete karşı meydan okudular. Sonra iş kızıştı gele gele 15 Temmuz'a geldi.Bir yandan millete hizmet edeceksiniz, milletin sorunlarını çözeceksiniz, bir yandan da vesayet odaklarını temizleyeceksiniz. 'Artık bir şey olmaz' demeyin. Çünkü bu topraklar çok dinamik. Bu bölge üzerinde hesabı olanlar çok. O yüzden uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Her an, her şeye hazır olarak hedeflerimizden zerre kadar sapmadan, durmadan, yorulmadan devam edeceğiz.
OHAL'İ HÜKÜMETE İLAN ETTİK
15 Temmuz geride kaldı. 15 Temmuz'un doğurduğu bu kötü sonuçlardan kurtulmamız lazım. Hayat devam ediyor. Biz OHAL ilan ettik. OHAL'i biz millete ilan etmedik, kendimize ilan ettik. Hükümete ilan ettik. Niye? Çünkü bu alçak hainleri bir an önce temizlememiz lazım. Artık milletin sürekli bunlarla meşgul olmasını, 'güvende miyim, değil miyim' diye tedirgin olmasının önüne geçmemiz lazım. Şimdi yeni yeni oyunlar peşindeler. FETÖ sonuç olamadı, işi BTÖ'ye havale etti. Bunlar 15 Temmuz'dan önce, hem 15 Temmuz'dan sonra bir araya geldiler, işbirliği yaptılar. FETÖ 15 Temmuz'dan önce başarılı olamadığı için BTÖ'ye dedi ki, 'Bizim işler ters gitti, bize bir el atın. Terör faaliyetlerini artırın, desteği yapacağız' dediler. Ey bacılarım, kardeşlerim himmet paraları terör olarak dönüyor. Artık bırakın bu hainlerin peşinden gitmeyi.
İBADET, TİCARET VE İHANET…
Cumhurbaşkanımız bunları üçe ayırıyor. İbadet, ticaret, ihanet edenler. Bizim hedefimiz ihanet edenlerle, bizim derdimiz hainlerle, bizim derdimiz sizin ibadet diye verdiğiniz o paraları peşkeş çekip, ticaret adı altında millete silah doğrultanlara hesap sormaktır bizim hedefimiz. Dişinden tırnağından artırmış o halis duygularla yardım eden, himmet eden, kurban bağışlayan, burs veren, temiz, masum vatandaşlarımızla bizim işimiz yok. Onlar bizim başımızın üstündedir. Bizim derdimiz onları bu güzel duygularını sömürerek, dini duygularınızı istismar ederek, hainlerle, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan FETÖ terör örgütüyledir. Onun için bize hiç kimse 'Siz masum insanlarla uğraşıyorsunuz' demesin.
Bu örgüt kapalı bir örgüt. Bu örgüt şeffaf değil. İlişkilerini ortaya çıkarmak kolay değil. Biliyoruz. Onun için de işimizin kolay olmadığını söylüyoruz. 'Efendim, niye bunlar belli değil mi?' Genelkurmay Başkanı'nın onlarca yıl yanında bulunan, nefes alıp verişini kontrol eden bir adam 'Buraya kadar' diyip kelepçelemeye çalşıyor. Damarlarınızın içindeki mikroptur bunlar. Bunlar tek tek bulup çıkaracağız, vücudumuzu temizleyeceğiz. Kimse bize ders vermeye kalkmasın. Dostlarımız 'Ne yapın edin de bunları fazla hırpamayın'. Sen o çocukların, gençlerin halini gördün mü? 12 yaşındaki torunum 'Bunlar bizim askerlerimiz değil m, niye ateş ediyorlar, insanları öldürüyorlar' diye sorunca cevap veremedim. Şimdi o cevabı veriyoruz. Bu cevabı Türk hakimleri, Türk savcıları veriyor.