Connect with us

DÜNYA

Ek göstergede 600 puanlık artış

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün 3600 ek gösterge müjdesini duyurmuştu. Bugün yoğun bir gündemle toplanan Kabine Toplantısı sona erdi. 2.5 saat süren toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan kameralar karşısına geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm kamu çalışanlarının ek göstergesinin 600 puan artırıldığını söyledi ve 3600 ek göstergenin yılbaşından itibaren yürürlüğe gireceğini belirtti. Erdoğan sosyal yardımlar için 15 milyar liralık yeni bir paketin devreye alındığını kaydederken Türkiye’nin 2053 hedeflerine ulaşacağını da söyledi.

Published

on

5 milyona yakın memur ve memur emeklisini ilgilendiren 3600 ek göstergeye ilişkin detayları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı sonrasında açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm memurlarda göstergenin 600 puan arttığını açıkladı ve bunun da 30 yıllık memurların emekli aylıklarında 1234 ile 1391 lira arasında artışa, emekli ikramiyesinde ise 44 bin ile 50 bin 150 lira arasında artış getireceğini söyledi.

Faiz konusunda zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapacak politikaların uygulanmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ekonomi programı stratejimizi kökten değiştirdik. Faizi artırarak zengini daha zengin fakiri daha fakir yapacak ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık. Ülkemizin asıl ihtiyacı olan, yatırım, istihdam, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme esaslı programımızı uygulamaya başladık” dedi.

Sosyal yardım konusunda da müjde veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 milyar liralık yeni programın devreye alınacağını kaydetti.

İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Dünya en büyük siyasi, askeri, ekonomik kırılmaların sancıları içindedir. Sevr ile bize Anadolu’yu çok görenlerin elinden vatan topraklarından kalanını milli mücadele ile ancak kurtarabildik. İçine alınmadığımız paktların riyakarlıkları çevresinde dönüp durduk. Türkiye asırlık yolu 20 yılda katettik diyerek düşündüğümüz büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi sayesinde kendi vizyonu ve hedefini belirleyip uygulayabileceği iklime kavuştu. Türkiye artık siyasi ve güvenlik önceliklerini bizzat kendisi tayin edip uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Türkiye güçlü bir ülkedir.

Ülkemize kazandırdığımız en büyük hizmet özgüven ve kararlılık duygusudur. BM’de ülkemizin uluslararası alandaki resmi adını Turkey’den Türkiye’ye çevirmiş olmamız da yeni dönemin sembollerinden biridir. Kurum kuruluşlarımız, vatandaşlarımız devletlerinin adını Türkiye olarak ifade edebilecektir. Artık bütün yazışmalarımızda devletin tüm kurumları Turkey diye ifade kullanmayacak, Türkiye adını kullanacaktır. Kabinede bu kararı aldık, BM’de de gündeme girmiş durumdadır.

“2053 VİZYONU AFAKİ SÖYLEM DEĞİL”

Daha düne kadar beceremezsiniz dedikleri ne varsa hepsini başardık, fazlasıyla başarmayı sürdürüyoruz. Altından kalkamazsınız dedikleri ne varsa hepsinin altından kalktık. Türkiye prangaları sökmüş, duvarları yıkmış, üzerine konan ipotekleri kaldırmış bir ülkedir. 20 yılda ürettiğimiz milli gelirin 4’te 1’ini yatırımlar için kullanarak nüfusu yüzde 30 artırmayı başardık. Altyapımızı yeni baştan inşa ederek ülkemizi geleceğe hazırladık. Mandacı zihniyetlerin anlayamadıkları hakikat işte budur. Sınır ötesi harekatlarımızdan NATO’daki tartışmalara ekonomi politikalarına kadar her noktada bu idrak yoksunluğunun emarelerini görmek mümkündür. Çektiğimiz her sıkıntıya değecek parlak gelecek bizi bekliyor. Bozgunculara, beşinci kol elemanlarına fırsat vermeyelim. 2053 vizyonunun afaki söylem değil, hızla yaklaştığımız hakikat olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Bizim hayallerimiz de vizyonlarımız da hedeflerimiz de milletimizin güvenli, huzurlu geleceği içindir. 2023 hedeflerimizi ilk ilan ettiğimizde birileri dudak bükmüştü. 2053 vizyonumuzu somut hedeflere dönüştürecek hazırlıkları titizlikle yürütüyoruz.

Çevreden başlayarak hizmet alanlarına yönelik hazırlıklarımızı proje, plan ve uygulamalara dönüştürüyoruz. Birileri çevre adına salon toplantıları yaparken biz 20 yıldır evlatlarımıza daha yeşil şehirler bırakacak projelere imza attık. Dünyada orman varlığını yükselten nadir ülkelerden biriyiz. Yüzde 12’ye varan korunan alanı artırarak tabiat güzelliklerimizin üzerine şemsiye olduk. 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi doğrultusunda 450 projenin yapımına başladık. AHL millet bahçesi de bunlardan biridir. Doğu Anadolu’da Van Gölü’ne kadar uzanan ekolojik koridorlar belirledik. Bisiklet yollarıyla, çevre dostu sokaklarıyla birçok projeyle şehirlerimizin hayat kalitesini yükselttik. İklim şuramızı topladık. Tüm sektörlerin yapacağı çalışmaları belirledik. Bu çerçevede enerjide, güneşten rüzgara yenilenebilir kaynaklara yaptığımız yatırımları artırıyoruz. Temiz teknolojileri destekliyoruz. Demir ve deniz yolu taşımacılığını teşvik ediyoruz. Tarladan sofraya uzanan sürdürülebilir sistem sunuyoruz. Konutta deprem hazırlıklarıyla iklim dostu dönüşümleri birleştiriyoruz. Ormanları genişleterek tabiat temelli çözümlerle karbon dengesini sağlıyoruz. Ticarette sera gazı emisyonlarının ticareti sistemi olarak kurduk, kuruyoruz, özel sektörün önüne yeni fırsatlar açıyoruz. Eğitimde yeşil dönüşüm hamlesini müfredata girmesini sağlıyoruz. Belediyelerimizin sorumluluklarını etkin şekilde yerine getirebilmesi için adımlar atıyoruz. Elçilerimizi uzman şekilde yetiştirip, yeni sektörler yeni istihdam alanları oluşturuyoruz. Genel merkezimiz bünyesinde iklim değişikliğiyle mücadele vizyon belgesiyle tüm bu çalışmaların siyasi perspektifini ihmal etmiyoruz. Varsın birileri yalanla, iftira ile kendi ülkesinin çıkarlarına ihanetle uğraşsın. Türkiye 2053 hedeflerine ulaşacak.

Bizimle birlikte olan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. İstiklal ve istikbal yolunda zerre katkısı olan kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum.

“FAİZİ ARTIRMA REÇETELERİNİ KENARA BIRAKTIK, HAMDOLSUN İYİ DURUMDAYIZ”

Türkiye’nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak ekonomi programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur ilişkisinden ibaret olan kesin inançlılar, ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat cari fazla yoluyla büyüme stratejisini anlamaya bile çalışmamıştır. Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir sorundur, ama Türkiye’nin asıl sorunun çözümü tek başına bu başlık mıdır? Kesinlikle değildir, eğer öyle olsaydı, geçmişte çok kez uygulanan enflasyon merkezli ekonomi programları ile sorun çözülmüş olurdu. Teşhis yanlış olursa, tedavi de yanıt vermez. Yanlış programlarla yıllarımız heba edilmiştir. Türkiye ekonomisini belli bir çizginin üzerine çıkarmayarak yüksek faizle soyulacak kadar diri programlarla yıllarımız heba edilmiştir. Bu kısır döngünün ilk adımı enflasyonun tanımıyla başlıyor. Bu sorunun çözümü de faizleri artırarak tüketimi azaltmak ve böylece fiyatları düşürmek olarak sunuluyor. Burada kazanan kim? Yüksek faizle cebi dolan tuzu kuru bir kesim. Elbette ucuzlayan döviz sebebiyle yabancı tüketim ürünlerinin pazarı haline getiren ithalatçıları unutmamak lazım. Ellerini ovuşturanlardan değil, işini, aşını, geçimini sürdürmesini sağladığımız milyonlardan kullandık. Bunlar hadi bize inanmıyorlar, hiç olmazsa kendi ideolojik efendilerine kulak versinler. Dünya genelinde halihazırda 136 ülkenin merkez bankası, enflasyon oranlarının altında faiz politikası uyguluyor. Buna rağmen Türkiye için eskinin köhne faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa ihanet teşebbüsü demektir. Ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil, fiili hayat pahalılığı vardır. Bizim 19 yıldır üstünde hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe disiplinidir. BES’te 300 milyar liralık birikim oluştu. Değeri 650 milyar doları bulan konut yatırımlarıyla insanlarımız refah seviyelerini yükseltti. Bizim dönemimizde evi ve arabası olan kişi sayısı 3 kat arttı. Merkez Bankamızın kasasındaki ve vatandaşlarımızın yastık altındaki altın varlığı 150 milyar doları buldu. Vatandaşların tasarruf tarafında da sorun yok. Hamdolsun orada da iyi durumdayız. Tıpkı kamu borçları gibi, vatandaş ve özel sektörün borçları da milli gelirle oranlanarak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında düşük seviyelerde. Gerçek varlıklara dayalı borçlanmalar hiçbir zaman kriz sebebi olmaz. Ekonomi programı stratejimizi kökten değiştirdik. Faizi artırarak zengini daha zengin fakiri daha fakir yapacak ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık. Ülkemizin asıl ihtiyacı olan, yatırım, istihdam, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme esaslı programımızı uygulamaya başladık.

“FİİLEN CARİ FAZLAYA GEÇTİK”

Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz. Fiyat artışları üretim azlığı ya da talepten ortaya çıkar. Talep kaynaklı fiyat artışından söz edilemez. Üretim tarafında da üstesinden gelinemeyecek sıkıntıyla karşı karşıya değiliz. Vatandaşlarımızın tasarruflarının bir kısmının döviz cinsinden tasarruf yapmasıdır. İşte bunun için vatandaşlarımıza KKM gibi kur ve altın hesabına dayalı konut kredisi gibi, tasarruflarını kendi paramıza kaydırmalarını sağlayacak alternatifler sunuyoruz. İhracatı teşvik edip, turizmi destekleyerek ülkemize döviz girişini hızlandıracak yeni yöntemler geliştiriyoruz. İhracatçılarımız rekorlar kırarak 242.6 milyar dolarlık rakama ulaşarak sağolsunlar kendilerine olan güveni boşa çıkarmıyorlar. Fiilen cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz.

“BİZ HEPSİNDEN İYİ DURUMDAYIZ”

Karadeniz’deki gazın çıkmasıyla birlikte bu tablo lehimize değişecektir. Biz hepsinden daha iyi durumdayız. Bu ülkelerin merkez bankaları bilançoları neredeyse milli gelirlerinin yüzde 40’ına dayandı. Kimse bizden şunu beklemesin bu iktidar faizi artırmayacaktır. Tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Gelişmiş ülkelerin hiçbiri bu aşamada enflasyonla göre faiz verme, cari açık verme riskine girmez, giremez. Sayın Başkan niçin faizi düşürmekten bahsediyorsun? Bu ülkede yatırımcı birinci dereceden kamu bankalarıyla özel sektör bankaları da dahil olursa düşük faizle yatırıma girsin, mevcut yatırımlarını daha da genişletsin, ihracatı, istihdamı, büyümeyi sağlayalım. Bu oldukça işsizlik de bugün olduğu gibi daha da azalacaktır. Dünya milli gelirinin yüzde 70’ini oluşturan bu ülkelerin yaşadığı sancılar tabi olarak herkesi etkiliyor.

“EKONOMİK İSTİKRAR İLE FİNANSAL İSTİKRARDA SIKINTI BULUNMUYOR”

Bütçe gerçekleşmelerimiz pek çok alanda yaptığımız ciddi vergi indirimlerine sapmalara rağmen iyi seviyededir. Ülkemizin kaynaklarını ücretlilere, ihracatçılara, esnaf ve sanatkarlara aktararak çok büyük faydalar sağlıyoruz. Hemen yanı başımızda sıcak çatışma patlak vermeseydi, vatandaşlarımız adımlarımızın somut adımlarını görmüş olacaklardı. Önümüzdeki yılın ilk aylarından itibaren bu noktaya geleceğiz. Fiyatları izahı olmayan şekilde artan ürünleri teşvik ederek stokçuların oyunlarını bozacağız. Ekonomik istikrar ile finansal istikrar ile ciddi sıkıntımız bulunmuyor. Fiyat istikrarını ise aldığımız diğer tedbirlerin yanı sıra işimize gelen bir döviz kuruyla cari fazlayı artırarak sağlamayı planlıyoruz. Ülkemize ilave kaynaklı girişi sağlayacak girişimde bulunduk. Bir kısmı fiilen işliyor, bir kısmıyla görüşme safhasındayız. Toprak mahsulleri ofisimizin buğday ve arpa alım fiyatları çiftçilerimize verdiğimiz destektir.

Kamu görevlilerine verdiğimiz sözü tutuyoruz. Temmuz ayındaki enflasyon artışıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız. Yılbaşında durumu gözden geçirerek herkesin hakkını almasını temin edeceğiz. Hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine izin vermeyeceğiz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi çalışmalarımızda sürecektir. Programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.

3600 EK GÖSTERGE GELİŞMESİ

Biraz önce ifade ettiğim gibi memurlarımızın Ek Gösterge düzenlemesi çalışmasını tamamladık. Meclisin takdirine sunulacak safhaya getirdik. Öğretmen, polis, sağlık çalışanı ve din görevlilerinin ek göstergelerini 3600’e çıkarma sözü vermiştik. Ancak bu görevler için yapılacak artışın memurlar arasında hiyerarşiyi bozacak durumu gördük. Tüm memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık artışa gitmeyi kararlaştırdık.5,3 milyon kamu görevlisinin tamamı yılbaşından itibaren bu düzenlemeden yararlanacaktır. Birinci dereceye gelmiş olma şartıyla tüm hak sahipleri 3600 ek göstergeye yükseltilecektir. Genel müdürlerin ek göstergeleri 4400, şube müdürü ve ilçe müdürü ek göstergeleri de 2200’den 3000’e çıkartılacaktır. Ek gösterge ile memur maaşlarında küçük artış olsa da emekli ikramiye ve maaşlarında ciddi kazanımlar getiriyor. Ek göstergesi 3600’e çıkan 30 yıllık memurun emekli aylığı 1234 ile 1391 lira arasında, emekli ikramiyesi de 44 bin ile 50 bin 150 lira arasında artacaktır. Düzenlemenin yürürlüğe gireceği yılbaşına göre çok daha yüksek seviyelerde gerçekleşecektir. Kamu görevlilerin maaşlarına da yansıtılacaktır. Mülki idare amirleri başta olmak üzere özlük haklarıyla ilgili makas iyileştirici düzenleme ile gerçekleştireceğiz. Ek göstergenin hayırlı olmasını diliyorum.

6.yargı paketi 24 maddeden oluşuyor ve toplam 10 kanunda değişiklik yapılıyor. Hakim ve savcı yardımcılığı sistemi getirilerek 3 yıllık temel eğitim verilerek bu unvanların kazanılması öngörülüyor. Dünyada ve ülkemize yaşanan gelişmeler hukuki sorunlar ile önemli noktada ciddi değişimler getiriyor. Hakim ve savcılarımızın en iyi eğitimleri alarak kıdemli meslektaşları tarafından yetiştirilerek göreve hazırlanmaları hedefleniyor. 3 meslek içi eğitim programına katılma şartı getirilerek yargının insan kaynağı güçlendiriliyor. Noter atamalarının hızlandırılması, tapu siciline şerh koyma ve taşınmaz satışı yapma hususları yer alıyor. TCK fiyatları etkileme suçuna verilen alt ve üst sınırları yükseltilerek stokçuluğun azaltılmasına katkıda bulunuyor.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak kapsamında enerji verimliliğine büyük önem veriyoruz. Ülkemizdeki yapı stoğunun büyük kısmının yalıtımsız olması gereğinden fazla enerji kullanımına yol açıyor. Yalıtım için yeni çalışma başlatıyoruz. Binaların yalıtım çalışmasında kullanılmak üzere daire başına 50 bin lira 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz. Hem aile bütçesine hem devlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili detaylar ilgili bakanlıklar tarafından kamuoyuna açıklanacak.

“15 MİLYAR LİRALIK YENİ PAKET DEVREYE GİRİYOR”

Sosyal yardımlar konusunda müjde vermek istiyorum. Bu yıl sosyal yardım bütçemizi ek programlarla güçlendiriyoruz. Bu kapsamda aile desteği ile ekonomik anlamda dezavantajlı ailelere yönelik 15 milyar liralık yeni paketi devreye alıyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı anaokuluna çocuklarını kaydettiren aileler için destek programı oluşturduk. Son bir yılda sosyal yardımlaşmadan yararlanan aileler çocuklarını okullara kaydettirebilecektir.